Kanser, vücut hücrelerinin kontrolsüz ve anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalması sonucunda oluşan bir hastalıktır. Normal şartlarda, vücut hücreleri belirli bir düzende ve kontrol altında bölünürler. Ancak kanser, bu kontrolün kaybedilmesi sonucunda ortaya çıkar. Kanserli hücreler, normal hücre işlevlerini yerine getirmez ve çevredeki dokulara yayılabilirler. Bu durum, organ fonksiyonlarını bozabilir ve yaşamı tehdit edebilir.
Kanserin artmasına neden olan birçok faktör vardır ve bunlar genellikle karmaşık bir etkileşim içindedir:
Çevresel Faktörler: Sigara içme, yetersiz beslenme, aşırı alkol tüketimi, hava ve su kirliliği gibi çevresel faktörler kanser riskini artırabilir.
Genetik Yatkınlık: Bazı kanser türleri genetik olarak aktarılabilir. Ailesel kanser sendromları gibi durumlarda, kişinin kansere yakalanma riski artar.
Yaşlanma: Kanser genellikle yaşla birlikte artar. Hücrelerin yaşlanması ve DNA’larındaki hasarın birikmesi kanser riskini artırabilir.
Hormonal Faktörler: Hormonal değişiklikler, özellikle kadınlarda meme ve rahim kanseri gibi hormonlara duyarlı kanser türlerinde riski artırabilir.
Bilinçsiz Davranışlar: Güneşe aşırı maruz kalma (cilt kanseri riskini artırır), korunmasız cinsel ilişki (rahim ağzı kanseri riskini artırır) gibi davranışlar kanser riskini artırabilir.
Kentsel ve Endüstriyel Gelişme: Endüstriyel faaliyetler, çevresel kirliliğe yol açabilir ve kanser riskini artırabilir.
Kanserin artması, birçok faktörün karmaşık bir etkileşimi sonucunda ortaya çıkar. Ancak bilimsel araştırmalar, sağlıklı yaşam tarzı seçimleri, erken tanı ve tedavi imkanlarının geliştirilmesi gibi önlemlerle kanserle mücadelenin etkili bir şekilde sürdürülebileceğini göstermektedir.
YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ KOLOREKTAL KANSER RİSKİNİ AZALTIYOR
Dünyada her yıl 20 milyondan fazla kişiye kanser teşhisi konulurken hastaların yarısına yakını da hayatını kaybediyor. Dünya Sağlık Örgünü verilerine göre ise 2050 yılında her yıl 35 milyondan fazla kişiye kanser teşhisi konulacağı öngörülüyor. Meme, akciğer ve kolorektal kanserler en sık görülen kanserlerin başında geliyor. Kolorektal kanserler hem erkeklerde hem de kadınlarda en sık görülen kanserler içinde üçüncü sırada yer alıyor. Sindirim sisteminin bir parçası olan bağırsakların son bölgesini oluşturan rektumda gelişen kolorektal kanserlerden korunmak için beslenme, egzersiz, kilo yönetimi ve düzenli doktor kontrolleri gibi konularda yaşam tarzı değişiklikleri yapması gerekiyor. Tüm kanserlerde olduğu gibi koloraktal kanserlerde de erken teşhis, tedavinin planlaması ve başarısında büyük önem taşıyor. Memorial Şişli Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, “Kolorektal Kanser Farkındalık” ayı kapsamında kolorektal kanserlerin nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
İyi huylu polipler zamanla kötü huylu tümöre dönüşebiliyor
Kolon ve rektum tümörleri, sindirim sisteminin bir parçası olan bağırsaklar ve bağırsakların son bölgesini oluşturan rektumda gelişen bir kanser türüdür. Kolorektal kanserler, genellikle polip adı verilen küçük, iyi huylu tümörlerin zaman içinde tümöre dönüşmesiyle ortaya çıkmaktadır. Kronik kabızlık, ailevi polip sendromları, aşırı kilo, sedanter yaşam tarzı ve beslenme alışkanlığı kolorektal kansere yakalanma riskini artırmaktadır. Kolorektal kanserlerde bazı risk faktörleri kontrol edilemez. Ancak yaşam tarzınızdaki küçük değişikliklerle bu riskleri azaltmak mümkündür. Sağlıklı bir diyet, lifli gıdalardan zengin beslenme, düzenli egzersiz, sigara ve alkol kullanımından uzak durmak gibi önlemler kolon ve rektum tümörleri riskini azaltabilmektedir. Kolorektal kanser riskini en aza indirmek için bu önlemleri almanız gerekir;
1. Sebze, meyve, kepekli tahıl ve baklagiller gibi yüksek lifli sağlıklı besinleri tüketin, sindirim sisteminizi düzenleyerek kolon sağlığınızı destekleyin.
2. Kırmızı ve işlenmiş et tüketimini sınırlayın.
3. Düzenli egzersiz yapın
4. Kilonuzu koruyarak kontrol altında tutun
5. Alkol ve sigara kullanımını sınırlayın ya da tamamen bırakın
6. D vitamini seviyenizi kontrol edin
7. Kolonoskopi taramanızı düzenli yaptırın
Bağırsak alışkanlıklarındaki belirtileri hafife almayın
Rektumda yeni oluşmaya başlayan tümörler sinsi bir şekilde ilerleyerek ilk başta belirti vermemektedir. Ancak ishal veya kabızlık atakları gibi anormalden bağırsak değişimleri hafife alınmaması gerekir. Kolarektal kanser belirtileri şunlardır;
· Bağırsak alışkanlıklarında değişiklik
· Geçmeyen ishal veya kabızlık atakları
· Karın ağrısı
· Kanlı dışkılama veya dışkıda renk değişikliği
· İştah kaybı
· Halsizlik ve sürekli yorgunluk
· Kansızlık
· Sebepsiz kilo kaybı
50 yaşından sonra kolonoskopi yaptırmayı ihmal etmeyin
Tüm hastalıklar veya kanser türlerinde olduğu gibi kolorektal kanserleri önleme veya erken tanı için düzenli sağlık kontrolü ve önerilen tarama testleri büyük önem taşımaktadır. Kolonoskopi tetkiki ile kolon ve rektum tümörlerini erken aşamada tespit etmek mümkündür. Özellikle anemi (kansızlık) olan kişilerin kontrollerinde bağırsak tümörleri akla gelmelidir. Sağlıklı bireylerde endoskopi ve kolonoskopi 50 yaşından sonra önerilmekte ve alınan sonuca göre 3-5 yılda bir tekrarlanması gerekmektedir. Ailevi yatkınlığı olan bireylerin ise kontrol ve kolonoskopileri ailede kolon kanseri görülen en genç kişi yaşından 10 yıl önce başlanmalıdır. Aile hikayesinde kolorektal ya da başka kanser hikayesi olan kişilerde 40 yaş ve öncesi kolonoskopi ve kontroller tekrarlanmalıdır.
Erken teşhis tedavi şansını artırıyor
Kolon tümörlerinde tedavi başlangıcı cerrahi olmasına rağmen rektum kanserinde onkolojik tedavilerle başlamak önerilmektedir. Günümüzde gelişen teknolojilerle görüntü kılavuzluğunda yapılan radyoterapi rektum kanserinin lokal tedavisinde önemli role sahiptir. Eş zamanlı uygulanan kemoterapi hapları ile birlikte hastalığın kontrol oranları artmıştır. Onkolojik tedavilerin kombine kullanımı ile her 3 hastadan birinde tümör tamamen kaybolmakta ve özellikle makata yakın yerleşen tümörlerde organ korunarak cerrahisiz hastalıktan kurtulmak mümkün olmaktadır. Onkoloji tedavi yanıtına göre cerrahi tüm tedavilerden sonra planlanabilir. Kemoterapi ajanlarındaki çeşitlilik yaygın evre hastalıkta bile uzun süreli kontrol oranlarını beraberinde getirmiştir. Kolon ve rektum tümörlerinde hastanın bütüncül değerlendirilmesi gerekir. Tedavi sırasındaki beslenme, bağırsak bakterilerinin durumu (mikrobiata) ve D vitamini takviyeleri gibi ayrıntılar tedavi başarısında önemlidir. Hastalığın yaygınlık durumunun belirlenmesi ve konu ile ilgilenen tüm hekimlerin ortak kararı ile tedavi planlanması hastalıktan kurtulmakta en önemli unsurlardandır.
Önemli Not: Burada yer alan içerik, yorum ve tavsiyeler hiçbir şekilde yönlendirici nitelikte değil, genel niteliktedir. Herhangi bir rahatsızlık durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak, doktorunuzla görüşebilirsiniz…
İlk yorum yapan siz olun